Prof.Dr. Suat Doğancı
Citrus bergamia kabuğundan elde edilen bergamot esansiyel yağı (BEO), ağrı ve iltihabı hafifletme potansiyeli ile tamamlayıcı tıpta dikkat çekmiştir. Limonen, linalool ve linalil asetat gibi biyoaktif bileşenler açısından zengin olan BEO, ağırlıklı olarak İtalya’nın Calabria bölgesinde yetiştirilmektedir. Aromaterapide geleneksel olarak kullanılan bu yağın, ruh halini iyileştirme ve rahatlama üzerindeki etkileri iyi bilinmektedir. Son zamanlarda yapılan bilimsel araştırmalar, özellikle kronik ve nöropatik ağrıların yönetiminde BEO’nun etkinliğine odaklanmıştır
BEO’nun analjezik (ağrı kesici) özellikleri, hem merkezi hem de çevresel yolları içeren çok yönlü mekanizmalarla ortaya çıkar:
GABAerjik Sistemin Modülasyonu:
BEO’nun anksiyolitik ve antinosiseptif etkilerinden biri, GABAerjik sistemin modülasyonu yoluyla gerçekleşir. BEO’nun ana bileşenlerinden biri olan linalool, merkezi sinir sisteminde (CNS) gamma-aminobutirik asit (GABA) reseptörlerinin aktivitesini artırdığı gösterilmiştir. GABA, nöronal uyarılabilirliği ve anksiyeteyi azaltan birincil inhibitör nörotransmiterdir. Linalool’un GABAerjik iletimi artırması, CNS’deki ağrı sinyali yollarını düzenleyerek ağrı algısını dolaylı olarak azaltabilir.
BEO'nun anksiyolitik ve antinosiseptif etkilerinden biri, GABAerjik sistemin modülasyonu yoluyla gerçekleşir. BEO'nun ana bileşenlerinden biri olan linalool, merkezi sinir sisteminde (CNS) gamma-aminobutirik asit (GABA) reseptörlerinin aktivitesini artırdığı gösterilmiştir. GABA, nöronal uyarılabilirliği ve anksiyeteyi azaltan birincil inhibitör nörotransmiterdir. Linalool'un GABAerjik iletimi artırması, CNS'deki ağrı sinyali yollarını düzenleyerek ağrı algısını dolaylı olarak azaltabilir.
BEO'nun iltihap önleyici etkisi, TNF-α, IL-6 ve IL-1β gibi proinflamatuar sitokinlerin üretimini azaltmasıyla gerçekleşir. Bu antiinflamatuar etki, reaktif oksijen türlerini (ROS) nötralize eden ve oksidatif stresi önleyen antioksidan özelliklerinden kaynaklanır. Oksidatif stresin ve iltihabın azaltılması, BEO'nun artrit ve nöropati gibi durumlarda iltihaplı ağrı yanıtını hafifletmesini sağlar.
TRPV1 (transient receptor potential vanilloid 1) reseptörleri, özellikle ısı ve iltihaplanmaya yanıt olarak ağrı hissinde önemli bir rol oynar. BEO ve bileşenleri olan limonen ve linalil asetat, TRPV1 reseptörleri ile etkileşime girerek bu reseptörlerin aktivasyonunu azaltır. Bu mekanizma, TRPV1 reseptörlerinin aşırı aktivitesinin ağrı hassasiyetini artırabildiği nöropatik ağrıda özellikle önemlidir. Bu reseptörlerin inhibe edilmesi, BEO'nun beyne iletilen ağrı sinyallerini hafifletmesine yardımcı olur.
BEO'nun aromaterapi ile kullanımı, vücutta doğal ağrı kesici peptitler olan endorfinlerin salınımını artırmakla ilişkilendirilmiştir. Endorfinler, beyindeki opioid reseptörlerine bağlanarak ağrı algısını azaltır. BEO'nun inhalasyonu veya topikal uygulaması, olfaktör yolları uyararak bu peptitlerin salınımını teşvik edebilir ve vücudun doğal ağrı kesici mekanizmalarına katkıda bulunabilir.
Ön araştırmalar, BEO gibi esansiyel yağların, ağrı, ruh hali ve iltihaplanmayı düzenlemede önemli bir rol oynayan endokannabinoid sistemi (ECS) ile etkileşime girebileceğini öne sürmektedir. BEO, anandamid gibi endokannabinoidlerin seviyelerini etkileyebilir; bu molekül, CNS'deki CB1 reseptörlerine bağlanarak analjezik etkiler sağlar. Bu etkileşim, BEO'nun sakinleştirici ve ağrı kesici etkilerine katkıda bulunabilir ve *Cannabis sativa* türevi kannabinoidlerin etkilerine benzer olabilir.
Çok sayıda preklinik çalışma, BEO'nun hayvan modellerinde ağrı kesici etkilerini göstermiştir. Örneğin, kemirgenlerde yapılan araştırmalar, BEO'nun inflamatuar ağrı modellerinde ağrı algısını, inflamatuar belirteçleri düzenleyerek ve vazodilatasyon ve ağrı modülasyonunda önemli bir sinyal molekülü olan nitrik oksit (NO) üretimini artırarak azalttığını göstermiştir. BEO'nun NO seviyelerini artırma yeteneği, aynı zamanda kan akışını iyileştirdiğini ve kas ve eklem ağrılarını hafifletebileceğini de göstermektedir.
Klinik ortamlarda, BEO kronik ağrı koşulları için tamamlayıcı bir tedavi olarak umut verici sonuçlar göstermiştir. Nöropatik ağrılı hastalarda yapılan bir çalışmada, BEO’nun standart tedavilerle birlikte topikal olarak uygulanmasının ağrıyı önemli ölçüde azalttığı bildirilmiştir. Bu durum, BEO’nun cilt penetrasyonunu artırma ve daha derin dokuları hedefleme yeteneğine bağlanmaktadır. BEO’nun biyoyararlanımını artırmak için BEO nano-emülsiyonları gibi formülasyonlar geliştirilmiştir ve bu sayede linalool ve limonen gibi aktif bileşenler daha etkili bir şekilde hedef dokulara iletilebilmektedir.
Uygulama yöntemi, BEO’nun ağrı kesici etkilerinde önemli bir rol oynar. Jel, krem veya nano-emülsiyon gibi BEO içeren topikal formülasyonlar, cilt bariyerini geçme yetenekleri sayesinde lokal ağrı kesici olarak oldukça etkilidir. Çalışmalar, BEO’nun cilt geçirgenliğini artırarak, aktif bileşenlerin hedef bölgeye daha derinlemesine ulaşmasını sağladığını göstermiştir. Bu durum, kas ağrıları ve eklem iltihaplanması gibi durumlar için doğrudan uygulamanın hedefe yönelik rahatlama sağlaması açısından özellikle yararlıdır.
Aromaterapi kapsamında BEO’nun inhalasyonu, olfaktör sistem aracılığıyla hızla emilmesinden yararlanan yaygın bir yöntemdir. Solunan BEO, CNS’ye hızla ulaşarak, anksiyete ile ilişkili ağrıyı yönetmede ve genel ruh halini iyileştirmede etkili olabilecek bir sakinleştirici etki sağlar.
Bergamot esansiyel yağı, nörotransmitter sistemlerini modüle etme, antiinflamatuar etki ve cilt penetrasyonunu artırma gibi çeşitli mekanizmalar yoluyla ağrı yönetiminde doğal ve bütüncül bir yaklaşım sunar. Çok yönlü etkileri, kronik ve nöropatik ağrıların yönetiminde tamamlayıcı tedavi adayı olmasını sağlamaktadır. BEO’nun mekanizmaları ve klinik etkinliği üzerine yapılacak daha fazla araştırma, ağrı yönetiminde daha geniş uygulama alanlarının önünü açarak, konvansiyonel sentetik analjeziklere etkili bir alternatif sunabilir.
Hareketsiz bir yaşam tarzı ve sağlıksız beslenme alışkanlıkları da lipödem gelişimini tetikleyebilir. Yetersiz fiziksel aktivite, dolaşım sorunlarına yol açarak yağ birikimini artırabilir. Aşırı tuz ve şeker tüketimi ise vücutta su tutulmasına ve yağ depolanmasına neden olabilir. Bu nedenle, aktif bir yaşam tarzı benimseyen ve dengeli beslenmeye özen gösteren bireylerde lipödem riski daha düşüktür.
Kronik stres ve psikolojik faktörler de lipödem riskini etkileyebilir. Stres, hormon seviyelerini etkileyerek yağ depolanmasını artırabilir. Ayrıca, stres ve anksiyete, beslenme alışkanlıklarını ve yaşam tarzını olumsuz yönde etkileyerek lipödem belirtilerinin şiddetlenmesine katkıda bulunabilir.
23 Eylül 1974 tarihinde Kütahya’da dünyaya gelen Prof. Dr. Suat Doğancı, Türkiye’nin önde gelen kalp ve damar cerrahları arasında kendine yer edinmiştir. Hem ulusal hem de uluslararası alanda tanınan bir uzman olarak, başarılı bir kariyere sahip olan Doğancı, uzmanlık alanındaki derin bilgisi ve deneyimi ile öne çıkmaktadır.
Sorularınızı veya randevu taleplerinizi bizimle paylaşmak için iletişim numaralarımızı kullanabilir veya iletişim formu aracılığıyla bize ulaşabilirsiniz.
Kızılırmak Mah. Mevlana Bulvarı 1425. Cadde 1450. Sokak Ulusoy Plaza Kat:11 No:9/44 Çankaya/Ankara
+90 (312) 284 44 43
+90 (552) 151 75 02